Osmanlı devlet yapısında söz sahibi olan dönme devşirmeler nedeniyle yabancı devletler, her zaman Osmanlı´nın iç işlerine karışma hakkını kendilerinde bulmuşlardır. Cahil, deli ve çocuk yaştaki padişahlar ile bunları yöneten ve yönlendiren cahil ve çıkarcı dönme devşirme devlet adamlarının bilime ters düşen politikaları, üretken toplum yaratma yerine, tüketen ve Padişahım çok yaşa anlayışlı tebaa/reaya (kayıtsız-koşulsuz hükümdar buyruğuna uyan uyruk, kul-köle) toplum yaratmıştır. Bu cahil ve kişisel çıkar hırsıyla devlet erkini elinde bulunduranlar, özellikle Osmanlı´yı borç batağına sürüklemişlerdir. 1800´lü yıllarda ekonomik tutsaklığa düşürülen Osmanlı Devleti, Duyun-u Umumiye ile varlığını bile kaybetmiştir. Öte yandan kan ve kin üzerine kurulu Emevi İslam inancıyla bütünleşen Osmanlı, Arap-Fars dil ve kültürünün etkisinde kendi dil ve kültürüne yabancılaşarak, kendi öz kimliğine Nadan (Kaba), Napak (Pis), Bi-idrak-i Türk (Anlayışsız, idraktan yoksun Türk) gibi ifadelerle Türk´ü ve Türklüğü aşağılayıp, Türklüğünü yaşanlara ölüm kusmuştur... Çok acıdır ki, Osmanlı döneminde yaşanan bu olumsuzluklar günümüz Türkiye´sinde de aynen yaşanır olmuştur.
Bu kitap, Osmanlı´dan günümüze yaşanan tüm vurgunları, kırımları, iftira ve ihanetleri sergilemektedir.
(Arka Kapak)