Söze sığınmış bir dilin eski zaman söylencelerinden ilhamını alıp, modern edebiyatın en uç akımlarından biri olan gerçeküstücülükte soluklanan hikayelerin yazarı Helim Yûsıv Sözlü anlatıma yaslanarak varlığını korumuş, yazısı yasak bir dille, nasıl çağdaş edebiyat yapılabileceğini bağırmadan, usulcacık gösteren bir yazar
Ölümün sonsuz uykusuna dalanlar konuşmaz, gülmez, ağlamaz Dolayısıyla uyumaz Çünkü onlar ölüdür. Montaigne çok haklı: Ölümünden hiçbir zaman kötülük gelmez, yaşarken yaşadığımız, ölüyken yaşamadığımız için Ve bazı ölüler hep güzel kalır. Hele onlar özgür bir kafanın yiğitçe çıkışlarıyla kapı komşuluğu yapan delileriyse Öte dünyada bir cumhuriyet kurar ve biz yaşayanların hayatlarına dair planlar yaparlar.
Ölüler Uyumazda kadim bir ülkeden, kayıp masallardan artakalan temalar, yasak bir dilin yurdundan yüklenip, çağdaş edebiyatın doruklarında gezintiye çıkıyor. Hikayelerin etrafını saran gizemli rüyalar, pis kokular, üstesinden gelinemeyen korkular ve bütün o tuhaf işaretler, gündelik hayatta hepimizin etrafını çoktan sarmışlar.
Muhsin Kızılkaya