BİR KİMYA profesörü Nobel ödülü almıştı. Ödül töreninden sonraki ilk dersinde, öğrencilerinden biri kendisine şöyle bir soru sordu:
Efendim! Amerika´da üç binin üzerinde Kimya profesörü var. Ancak bu kadar bilim adamı arasında, ödülü size lâyık gördüler. Sizi diğerlerinden ayıran özellik neydi?
Profesör, bu farklı soruya önce bir tebessümle cevap verdi. Ardından da, kendisinden merakla cevap bekleyen öğrencisine şunları söyledi:
Doğrusunu söylemek gerekirse, hepsini anneme borçluyum! Çünkü ben küçük bir öğrenciyken, diğer çocukların anneleri, onlar okuldan evlerine döndüklerinde kendilerine:
´Söyle bakalım, öğretmeninin sorduğu sorulara iyi cevaplar verebildin mi?´ diye so-rarlardı.
Benim annem ise bana:
´Söyle bakalım´ derdi. ´Bugün öğretmenine iyi bir soru sordun mu?´
İşte beni farklı yapan bu oldu. Her zaman diğerlerinin sormadığı soruları sordum ve hayatım boyunca da, sormaya devam ettim!
Okul Öyküleri kimi zaman bir uzak dünyanın, kimi zaman bize yakın bir hayatın içinden de gelmiş olsa, hepsinin ortak noktası şudur: Okul, beton bir bina değil, bütün bir hayattır. Burada anlatılan öyküler, hayatımızın bir bölümüne ait görünseler de, tüm hayatımızı ilgilendirirler.