Ali Poyrazoğlu, sahnenin tozunu ilk kez yuttuğunda 17 yaşındaydı. O gün bu gündür inmedi sahneden. Oyunculuk dışında yazarlık, yönetmenlik, çevirmenlik gibi uğraşları dağarcığında barındıran, tiyatro dünyamızın en kıdemlilerinden, en renkli kişiliklerinden biri olan, seyircisiyle müthiş bir diyalog kurabilen bu yetenekli sanatçının ilgi alanı tiyatroyla da sınırlı kalmıyor. Yazıları yoluyla güncel konular üzerine düşüncelerini, eleştirilerini, birikimini okurlarla paylaşıyor. Türkiye´ nin bugünkü durumuna kuşbakışı bir vizyon açıyor. İronik, kışkırtıcı, tatlı anlatımıyla, toplumsal gelişmeleri ya da eleştirmeye gerek gördüğü olayları inceden inceye sürdürdüğü, ama dokunduğu yeri yakan bir alaycılıkla kaleme alıyor. Ali Poyrazoğlu, bir konuşma ustası; anlatan dinleyeni, oyuncuyla seyirci, uyuşmazmış gibi görünen şeyleri bir araya getirebilen, kullanabilen bir usta. Ödünç Yaşamlar´ da yer alan, tatlı bir sohbet havasındaki metin-ler, en önemli konularda, şaşırtmacalarla bezediği, gülmecenin sınırlarında gezinen yazılar. ´ Ciddi - gülmece yazılar´ diye niteleyebileceğimiz bu metinleri okurken, ´Güleriz ağlanacak halimize´ deyişinin haklı olduğunu düşünmemek mümkün mü?