Nietzsche'nin de yaşadığı 19. yüzyıl, büyük bir ivme kazanmış olan bilimsel gelişmelerin yanında, sarsıcı bir değerler krizine de sahne olmuştur. Sanayi devriminin de başladığı bu yüzyılda Avrupa insanlığı, sürmekte olan yaşamın değeri konusunda ciddi kuşkulara kapılmıştır. Tüm değerlerini üstüne kurduğu geleneksel Batı metefiziğine dayalı bir inanç sistemi olarak Hıristiyanlık ve onun ahlakı artık Avrupa insanının anlam duygusunu karşılayamaz hale gelmiş, bu durum da büyük bir boşluğun doğmasına yol açmıştır.
İşte filozof Nietzsche'nin önemi de bu boşluğa karşı takındığı tavır sayesinde artmıştır. Çünkü O, nihilizm adı verilen bu boşluğa bakıp ürkmek yerine, boşluğun aşılabilmesi için çareler aramıştır. O, insanı, çok inandığı antik Yunan'daki insanın görkemine kavuşturmak istemiş, tıpkı o dönemdeki insanın sergileyebileceğine benzer bir trajik bilgelik sayesinde yaşamı, bütün acı, ızdırap ve hazlarıyla onaylamanın yollarını göstermeye çalışmıştır.
Nietzsche'nin bütün amacı, yaşamı değersizleştiren unsurlara karşı onu her koşulda savunmak ve onaylamak; insana, türlü nedenler yüzünden kaybettiği büyüklüğünü ve görkemini yeniden kazandırmaktır. Nietzsche için yaşam, elimizdeki en değerli şeydir ve bu yüzden her koşulda sonuna kadar savunulmalıdır. Bu yöndeki çabaları ve yaşama karşı takındığı olumlu tutum, Nietzsche'nin felsefe tarihinde 'yaşam filozofu' olarak anılmasını sağlamıştır.
Bu kitapta Nietzsche'nin tüm gücüyle yaşama evet deyişini ve üstinsanın ipuçlarını bulacaksınız...