O güzel kadın Flora Tristan kadınlar kurtulmadan insanlık kurtulamaz diyeli birkaç yüzyıl oldu değil mi? Lâkin bu geçmiş yüzyıllara rağmen insanlık hâlâ kurtulmadı, bunu kadınların hâlâ özgürleşememiş olmalarından anlıyoruz. İtiraz edenler olabilir, gerçek bu...
***
Acıda ve çilede insanın kadını, erkeği ayrımı olmaz. Üstelik kadınlar sırf kadın oldukları için çoğu kez erkeklerden daha da fazla uğrarlar zulme ve acıya. Çünkü kadınlar doğuştan donanımlıdırlar acının her türlüsüne katlanmaya ve bu nedenle de hep onurludurlar...
***
Kendimi bildim bileli, hep bana ait bir köşem olsun istedim, ama hiç olmadı. Şöyle gerektiğinde sığınabileceğim bir köşecik. Bir odanın kıyısında küçücük bir minder, balkonda bir masa sandalye, salonda yemek masasının altına bile razıydım. Bir kitap, radyo, lamba, sigara, küllük falan. Çocukluğumda olmadı. Büyüdüm olmadı. Evsizken olmadı, evliyken olmadı. Kalabalıklar içinde olmadı, tenhada da olmadı. Bu düzenler, bu sistemler kadına küçücük bir köşeyi bile çok gördüler. Hayat bütün hayhuyu ile sürerken, bunaldığımda ya da çok sevindiğimde, ne bileyim her insan gibi kendi kendimle kalmak istediğimde içine saklanabileceğim bir köşecik işte... Mülkiyet duygusu, güven duygusu sanılmasın sakın. Her yer o kadar sahipli ki. O yüzden sadece bana ait bir köşe. Ama olmadı ve bunu hiç kimse anlamadı.
Kadınlardan söz ediyoruz. İnsanların birbirini anlamadığı, anlamak istemediği bir dünyada, kadın olduğu için ayrıca anlaşılmayan ya da genellikle yanlış anlaşılan kadınlardan. Kendilerine ait bir köşecik istekleri de hiç anlaşılamadı. Anlaşılamadı, çünkü evlerin her yanı, dünyanın bütün köşeleri çoktan paylaşılmış, parsellenmişti. Hukukla parsellenmişti, dinî yaptırımlarla parsellenmişti, toplumsal düzen, ahlâk, gelenek, görenek falan diye parsellenmişti. Bütün bunlar da tutmazsa, düpedüz kaba kuvvetle parsellenmişti...