Kuşaktan kuşağa, bellek, korku ve arınma üzerine bir hikâye...
Siz o dönemi yaşamadınız, belleksiz olmak hakkınızdı, gözlerinizi dünyaya açtığınızda savaş bitmiş, biz hepimiz yıllar önce utanca ve ölüme hüküm giymiş, sürgün edilmiş, toprağa gömülmüş, cezaevlerinde ya da korku alışkanlığında mahpustuk çoktan.
Siz edebiyatı yeniyetmeliğinizde bile sevmemize izin verilmediği biçimde seviyorsunuz.
Biz ancak sizin düşleminizde yeniden doğabildik, hem de olduğumuzdan çok daha iyi, daha sadık, daha güzel, alçaklıklardan ve gerçeklerden temizlenmiş olarak.