20. yüzyılın önemli bir düşünür ve bilim adamı olan Erich Fromm, bir aydın sorumluluğuyla yarım yüzyıldan fazla bir süre yukarıdaki soruları gündemde tutmaya ve cevaplandırmaya çalışmıştır. Bu kitap, sosyal bilimcilerin, toplumsal olayların gözlemcisi olmaktan öte, insani sorumlulukları olduğunu hatırlatan Fromm´un sesini kalıcı kılma çabalarına küçük bir atkıdır. Fromm, yirminci yüzyılın refah toplumunun insanını ´homo consumens´ (tüketen insan) olarak tanımlar. Bu yeni insanın dini tüketim, mabetleri ise, büyük alış-veriş mağazalarıdır. Çağdaş insan kendisi ile baş başa kalmaktan korkmaktadır. Çağdaş insan için eğlence tüketim demektir. Eğlenceden aldığı zevk ise harcamış olduğu paranın miktarı ile ölçülmektedir. İnsan kapitalist toplumun üretim şeklinden dolayı korkak ve yabancılaşmış hale gelmiştir. Bu sistem, giderek büyüyen ve bireyin karşısında kendini aciz hissettiği ekonomi ve bürokrasi devlerini yaratmıştır. Bunun sonucunda da, bireylerin toplumsal oluşumlara aktif katılımı azalmış, yabancılaşma bir gerçeklik halini almıştır. Bireylerin kapitalist toplumdaki başarısı, beklentilere uygun olarak ´evet´ ve ´hayır´ diyebilmesine bağlıdır.
Fromm, çalışmalarında çağdaş insanın bunalımının psikolojik ve sosyolojik temelleri üzerinde durmuş. Sorunun çözümü ise insanın içsel aydınlanması ile toplumun bilimsel, teknolojik, ekonomik ve siyasal dönüşümünde görmektedir. Din, felsefe ve bilim çevrelerinin işbirliği yapmasını; bilim adamlarının araçsal rasyonalite yerine ´hakikat´e ve insan doğasına uygun bir rasyonelliği benimsemelerini; teknoloji alanında karlı ve mümkün olan her şeyin yapılmasını meşru gören anlayışın yerini, insani gelişime ve tür olarak insanlığı korumaya değer veren bir anlayışa bırakmasını, ´yeni toplum´a giden yolda önemli adımlar olarak görmektedir.