Evvel zaman içinde kalbur saman içinde,
cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, bir
varmış bir yokmuş...
Şapkacı'nın büyük bahtsızlığından nefsine karşı girdiği
mücadeleyi kaybeden Müezzin'e, ancak gözlerini
kaybettiğinde hatasını görebilen Köradam'dan bilge
babasının mirasıyla hayata yeniden tutunan Kuyumcu'ya...
Hatalar, pişmanlıklar, keder ve elemle örülü masallar ders
çıkarmasını bilene huzurun sırrını vaat ediyor, çiğ süt
emmiş insanı kendi hatalarında pişmeye çağırıyor.
Aydınlık bir göğü, parıltılı bir denizi, verimli
toprakları olan güzel mi güzel bir ülke
varmış...
Masal Masal İçinde hep aşikâr olduğumuz Doğu'ya has
masal geleneğinin tüm karakteristik öğelerini -kokusunu,
rengini, tadını- Batı'nın çok katmanlı kurgu anlayışıyla bir
araya getiriyor ve ortaya yerelden beslenen fakat evrensel
olarak da kabul görür standartları başarıyla yakalamış bir
roman çıkıyor.
Ahmet Ümit aile yadigârı masallarını taşıdığı çıkınını büyük bir
cömertlikle seriyor okurlarının huzuruna.
Oldukça iyi bir anlatıcı olan annemin düş dünyasını
katarak zenginleştirdiği masalları büyük bir keyifle
yazıya döktüğümü belirtmeden geçemeyeceğim.