Mâniler debdebeden, şaşaadan uzak eserlerdir. Ama zariftirler, hoşturlar. Hacimce küçük olsalar da, muhteva bakımından çok zengindirler. Tıpkı diğer halk kültürü ürünleri gibi bizi asıl biz yapan, bizi yansıtan, bizi tanıtan eserlerdir. Biraz dikkatli bakarsak onlarda sadece sevdalarımızı değil, hem meziyetlerimizi hem de kendi kendimize bile itiraf edemediğimiz kusurlarımızı apaçık görürüz, insanlar, çoğu zaman baskı altında tuttukları, toplumun değer yargılarına, topluma veya bireylere ters düşmemek için apaçık söylemekten çekindikleri duygularını, düşüncelerini ve arzularını mânilerde dile getirirler. Sosyal hayatımızın olumlu ve olumsuz yanlarını onlarda buluruz. Kısacası, mimarı halk olan bu eserlerde halkı bütün yönleriyle, hem de kendi dilinden, kendi anlatımıyla tanırız.
(Arka Kapak´tan)