MacArthur, kendine özgü özellikleri olan bir askerdi. Çelik miğfer takmaz, gaz maskesi kullanmaz, silah taşımaz, hiçbir zaman cephe gerisinden komuta etmezdi.
MacArthur, ordudaki herhangi bir komutanın o güne kadar komuta ettiği birliklerden daha büyük birliklere komuta etti. Kim ne derse desin, o büyük bir askerdi, ülkesinin ve Müttefikler`in kendisine layık gördüğü takdirleri gerçekten hak etmişti.
1930`da Kara Kuvvetleri Komutanlığı`na orgeneral rütbesiyle atandığı zaman Amerika`da ve dünyada ekonomik bunalım başgöstermişti. Birleşik Devletler Ordusu en kötü durumunu yaşıyordu.
MacArthur`un, Japonya`nın istilasından önce Filipinler`deki son Japon direnişlerinin de yok edilmesi yolundaki ısrarı Pasifik Savaşı`nın süresini kısaltmadı. MacArthur, Pasifik Savaşı`nın henüz bitmediği izlenimine sahipti ve Başkan Truman`a da, Japonlar`ı kendi topraklarında yenmek için daha bir yıla ihtiyaçları olduğunu bildirmişti.
Bu ve benzeri görüşler nedeniyle Truman, savaşı son derece dramatik biçimde sona erdiren şu kararı aldı: HİROŞİMA`YA ATOM BOMBASI ATMAK! Bu, Macarthur`un daha önceden hiçbir şekilde haberdar olmadığı bir karardı.