Bu kitabın yazarı Ahmed Rüstem Bey, Osmanlı diplomatlarındandır. 1862´de Midilli´de doğmuş ve 1935´te Avrupa´da ölmüştür. Babası Osmanlı hizmetlerine giren Bilinski adında bir Polonyalıdır ve Müslüman olup Sadeddin Nihad Paşa adını almıştır. Midilli´de babasının memuriyeti esnasında doğmuş olan Ahmmed Rüstem Bey 1882´den başlayarak Hariciye Nezaretinde önemli görevlerde bulundu. Bu arada, Osmanlı devleti adına ABD´de ikinci katiplik ve maslahatgüzarlık gibi çeşitli görevler yaptı. Daha sonra Karadağ Prensliği´nin o zamanki baş şehri Cetine´de (1911), sonra Washington´da büyük elçi (1914) oldu. Daha sonra yurda döndü. Sivas Kongresi´ne katılarak Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti temsilciler heyeti üyesi oldu. Son Osmanlı Mebusan Meclisinde Ankara mebusu seçildi ve İstanbul´a gitti. 16 Mart 1920´de Meclis dağılınca tekrar Ankara´ya döndü. 2 Eylül 1920´de milletvekilliğinden istifa edip Avrupa´ya gitmek üzere, aynı yıl Türkiye´den ayrıldı. Avrupa´daki hayatı hakkında bilgimiz yok. Türkiye hükümetinin kendisine ölünceye kadar maaş bağladığı ve başka bir geliri olmadığı kaynaklarda belirtiliyor.
İhtirasların ve duyguların son derece ağır bastığı bu meselede, iddia edildiği gibi Türkiye´nin ve Türk halkının suçlu olmadığını isbat etmeyi amaçlayan bu tartışmada kalemimi ne kadar samimi ve inançlı olarak kullandığım konusunda sadece bu savunmanın altına imzamı koymuş olmam bile bana göre yeterli bir ağırlık ve ciddiyet ifade eder, çünkü burada Ermeni komiteleri ve İtilaf devletleriyle ilgili çok acı gerçekleri gözler önüne seriyorum.
Bu eseri bitirirken yazdığım son sözü burada bir kere daha tekrar ederek diyorum ki, bir Osmanlı olarak Türklerle Ermeniler arasındaki bu ayrılıktan büyük bir üzüntü duyuyorum. Halbuki kader onların bir arada ve birlikte yaşamalarını istemişti. Tarihe karşı bu cinayeti işleyenler ve böylece tarihin akışını değiştirenler kendilerine gelmeli ve Ermeniler lanetlerini onlara yöneltmeli ve saklamalıdır.