Kur`an gibi vahyin muciz bir tecellisi olan; okunmasıyla ibadet edilen ve şer`i hükümlerin temel kaynağ olan bir kitabın, bütün özellikleriyle tercüme edilip edilemeyeceği ve yapılacak tercümenin, aslı karşısında konumunun ne olacağı, yine tercümenin namazda okunup okunamayacağı ve şer`i hüküm çıkarmada esas alınıp alınamayacağı münakaşaları yüzyıllar öncesine kadar ulaşmaktadır.
Özellikle yirminci yüzyılın başlarında, Kur`an`ın tercümesi etrafındaki münakaşalar yeniden gündemi işgal etti. Türkiye ve Mısır gibi iki ayrı mezkezde yoğunlaşan bu münakaşalar geçmişte olduğundan daha çetin ve kapsamlı oldu. Konu hem öteden beri süregelip belli bir zemine ve çerçeveye oturtulmasının gerekmesi, hem de özellikle son münakaşaların bir ayağının, üzerinde yaşadığımız topraklarda gerçekleşmiş olması açısından ilgiye değer bulunmaktadır.
İşte elinizdeki çalışma böyle bir düşüncenin ürünüdür.
(Arka Kapak)