Çocukların dünyasını anlamaya çalışan, onlar için hikaye ve romanlar yazan birisi olarak, çocuk ve televizyon ilişkisini hep merak etmişimdir. Çocukluğu çepeçevre saran ve merkez medya konumuna oturan televizyon, acaba çocuğun kişiliğini ve sosyalleşmesini, hangi yönde ve nasıl etkilemektedir?
Ülkemizde televizyon ve çocuk konusunda birkaç küçük ölçekli araştırma dışında, bu konuya ışık tutabilecek yeterli çalışmaların yapılmadığını gördüm. Batıda yapılmış bazı çalışmalar olsa da bunların Batı toplumunun sosyo-demografik yapısını, sosyalleşme düzeyini, aile geleneğini, eğitim göstergelerini ve kültürel değerlerini yansıtmaları sebebiyle, ülkemizdeki çocuk ve televizyon olgusuna yeterince ışık tutamayacağı açıktır.
Toplumsal sorunlarımızın her zaman evrensel çözümleri yoktur. Dolayısıyla kendi çocuklarımızın televizyon karşısındaki tutumlarının, yerli bilimsel araştırmalarla tesbit edilip, çözümlerinin de bu tespitlerden hareketle sunulması gerekmektedir.
Küreselleşen dünyamızda televizyon, bir kitle iletişim aracı olmaktan çıkmış, adeta kitle değişim aracı konumuna gelmiştir. Batı Kültürünün evrensel boyutta taşıyıcısı olan televizyon, alışkanlıklarımızı etkilemiş, zevklerimizi değiştirmiş, hayatımızın akışını yönlendirmiştir. Televizyonun etkisinde en çok kalanlar çocuklar olmuştur.