Deprem olduğunda ben, sıcaktan bunalmış, yatakta bir o yana bir bu yana dönüyordum, bir türlü uyku tutmuyordu. Derken müthiş bir gürlemeyle her yer sallanmaya başladı. Ne korkunç bir şeydi o, gerçekten... Hiç bitmeyecek sanmıştım. Ancak bugün geriye dönüp baktığımda, neredeyse sallantıdan çok o inanılmaz gümbürtüyü anımsıyorum. Hayatımda daha önce hiç bu kadar korkmamıştım.
Evet, sevgili yazar (artık size böyle hitap etmemde bir sakınca yok, değil mi?), yazdıklarınızı okuduktan sonra, açıkçası, şöyle bir endişeye kapıldım... nasıl desem: Böyle bir konuyu işleyen bir romanın okur tarafından nasıl karşılanacağını düşünmek zorundasınız. Yazdıklarınız ister istemez tatsız anıları tazeleyecek, korkuları depreştirecek, insanları unutmaya çalıştıkları bir dönemle yeniden yüzleşmeye zorlayacak. Bu durumda, çoğu insan bu konunun ele alındığı bir kitabı okumaktan kaçınırmış gibi geliyor bana, hatta okumaya niyetlenenlerin önemli bir kısmını bile bu sevimsiz duygulardan uzaklaşmak için kitabınızı kısa sürede ellerinden atabilirler...
Buna hazırlıklı olmalısınız.
Yani, sevgili Selin... demek istediğim şu: Daha ilk romanında bu kadar mayınlı bir araziye girmen şart mı?
Depremden çok korkan Levent dostun