Mark Mazower Karanlık Kıta adlı kitabında 20.Yüzyıl Avrupasının tarihini anlatırken, farklı ve alışılmışın dışında yorumlar getirerek; yüzyıla egemen olmuş ideolojilerin pek de öyle tarihi yönlendirerek değil daha çok düşünce ve inançların ve de siyasal eylemlerin araçları olarak önem taşıdıklarını ve bu ideolojilerin yaratmış oldukları sistemlerin çöküşünü bir yanılsamanın sonu biçiminde değerlendirmemek gerektiğini öne sürmektedir.
Mazowere göre böyle bir cenaze söylevi hiçbir zaman tarihsel bir çözümlemenin doğru yorumlarını içermez. Çünkü toplumsal olayların sonuçlarıyla birlikte kendini gösteren travmaların sebepleri, örneğin sadece Hitler ve Stalin gibi kişilerin ruh halleriyle açıklanamaz.
Mazower, geçen yüzyılın tarihinin altında yatanın değerler çatışması olduğunu savunurken, bunun insanları eyleme iten, kurumları biçimlendiren, devletin poilitikalarına yön veren sistemler oluşturduğunu açıklar. Siyasetin yalnızca iktisada indirgenemeyeceğini, bu değerlerin ortaya çıkardığı sistemlerle düşünceler arasındaki farklılıkların da dikkate alınmasını ve herşeyin basit bir sınıf çıkarlarının göstergesi olarak görülmemesi gerektiğini vurgularken, faşizmin yalnızca basit bir açıklama şeklinde kapitalizmin başka bir çeşidi olmadığını anlatır.
Mark Mazower kitabında Avrupanın Yirminci Yüzyılını böyle bir yorumla değerlendirirken; eski imparatorlukların tasfiyesinden Hitler Almanyasına, Stalinin Sovyetlerinden, savaş sonu demokrasilerine, kapitalizmin krizine, refah devletlerine, solun gerilemesine, komünizmin çöküşüyle Avrupanın yeniden şekillenmesine kadar dolanan geniş bir çerçeve içinde geride bıraktığımız yüzyılı, bu büyük olaylar silsilesini tarihteki yerine oturtarak, son noktayı koymaktadır.