'Ağlıyor musun Şadan?'
Annem endişe ile soruyor...
'Hayır anneciğim, ağlamıyorum!'
Elimdeki gazeteyi gözlerime kadar kaldırıyor ve kirpiklerimden süzülen yaşları saklıyorum.
'Anne, bu ev ne kadar karanlık!'
'Ya içindeki insanlar da ne sıkıcı!'
'Hasan?..'
Dargın bir nazarla dayızâdeme bakıyorum. Odanın en boş bir köşesindeki yazıhanesinin üzerine eğilmiş, düşünüyor. Gölgeler içinde kalan zavallı sakat vücudunu fark edemiyorum bile... Sadece loşlukta, iki fosfor nokta gibi parıldayan gözlerini görüyorum.