Mete, zengin bir ailenin tek erkek çocuğu olmasına rağmen, mutsuz ve yalnız bir gençtir. Tek yakın dostu, dert ortağı ablası Banu, fiziki kusurunu abartan Mete´yi teselli etmeye çalışsa da, kardeşi yalnızlığı seçmekte, geceyi ve ylıdızları her şayden fazla sevmektedir. Teyzeleri ünlü romancı Emel hanım ile kızı Burçin ziyaretlerine geldiğinde, sadece metenin değil bütün ailenin hayatı değişecektir. Zira Emel hanım ve dünyalar güzeli kızı Burçin, hoşsohbet, yardımsever, canayakın halleriyle Mete´yi ve ailesini adeta gönülden fethederler. Banu´dan Mete´nin durumunu öğrenen Burçin, Mete´ye yardımcı olmak istediğini söyler. Amacı Mete ile arkadaşlık ederek, onu içe kapalılıktan, yalnızlıktan kurtarıp, topluma kazandırmaktır. Bunu başarır da... Kısa zaman içinde Mete, Burçin sayesinde neşeli, mutlu, hareketli bir genç haline gelir. Fakat Burçin´in içten içe korktuğu şey gerçekleşir; Burçin Mete´ye aşık olur. Durumu öğrenen Burçin şaşkına döner, ne yapacağını bilemez. O, sadece dostluk kurarak topluma kazandırmak istemiştir Mete´yi. Onunla evlenmeyi kesinlikle istemez. Fakat Burçin´in de kendisini sevdiğini sanan Mete, ailesine Burçin´le evlenmek istediğini söyler. Yağmurlu, fırtınalı bir günde Mete´nin ailesi, Emel hanım ve kızına Mete´nin Burçin´le evlenmek istediğinden bahsederken, Burçin, olanca öfkesiyle yerinden fırlar ve Mete ile asla evlenmeyeceğini haykırır ve dışarıdaki arabalarına atlar gider. Burçin´in haykırışını duyan Mete de, bütün yıkılmışlığı ile kendi odasına kapanır. Olanlar olmuştur. Fakat bu olanlar, romanın sadece başlangıç kısmıdır. Asıl olacaklar bundan sonra başlar.