Kanada'nın küçük bir madenci kasabasında oturan 15 yaşındaki bir genç kızın mektup arkadaşları arasına Mehmet adında bir Türk genci katılır. Yıllar süren bu mektup arkadaşlığı giderek bir aşka ve ömür boyu sürecek bir evliliğe dönüşür. Farklı kültürlere karşı basmakalıp önyargıları kırarak başlayan bu ilişki, genç Hughette'i önce ABD'ye sonra da Türkiye'ye götürür. Üstelik Türkiye'de Hughette kendini, yaratıcı ve birbirine benzemez renkli insanlardan kurulu Eyüboğlu ailesinin ortasında bulur. Eşinin akrabaları ve dostları arasında, Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu başta olmak üzere, dönemin önde gelen sanat, kültür, edebiyat insanları vardır.
Hughette Eyüboğu bu benzersiz çevreye, kendi mesleğiyle, bir sağlık sektörü çalışanı olarak katılır. Öğrenmeye olan merakıyla yeni ülkesini ve girdiği çevreleri ayrıntılı olarak keşfeder, kültürlerarası köprüler kurmanın inceliklerini öğrenir. Anılarını, Türkiye'yi ve yakın tarihi hem içeriden hem dışarıdan bir gözle görebilen bir yabancı gelinin penceresinden bakmak isteyenler için kaleme alır...