İnsanoğlu güç ve iktidarla iç içe girdiği ölçüde kendi türüne yabancılaştı. Ve iktidar, güç, egemenlik hırsı insanı kendi türünün düşmanı kıldı. Gücün ve iktidarın yegane sahibi olmak isteyen, türdeşi olan insanı kontrol altına almak, ona hükmetmek için akla gelecek her türlü yönteme başvurdu.
Kapitalizmin büyüyüp bir üst boyuta geçmesi ile birlikte insanı kontrol altına alma arzusu, devlet organizasyonu haline geldi. Devlet denen aygıtın insan kontrolünü sağlamada kullandığı en büyük ve acımasız maşası İstihbarat sevisi oldu.
Bolşevik ihtilali ile birlikte Kapitalizmin karşı türevi olan yeni bir devlet modeli oluştu. Adına Sovyet denen bu devlet yapısında da beyin kontrolü operasyonları Kapitalist ülkelerden aşağı kalmadı.
Doğu ve Batı dünyasının iki patronu, savunma sanayi yanısıra kitle psikolojisine hakim olmadaki yarışları da çılgın boyutlara vardı. İnsanların zihinleri kontrol altına alınarak istihbarat dünyasındaki savaşlada kullanılageldi sürekli.
Batı Bloku´nun uç kanadı olan Türkiye, istihbarat servislerinin beyin kontrolü savaş alanı oldu adeta. ABD ve NATO´ya üslerde kitlelerin psikolojileri ve zihinleri üzerine sürekli kontrol operasyonları yapıldı. Buna karşılık olarak da Sovyetler Birliği´nden de karşı operasyonlaır yapıldı.
Bu operasyonar, Türk devletinin en yüksek düzeyli yetkililerine kadar uzadı. Türkiye´de ilk kez bu kitapta okuyacağınız, dönemin başbakanı olan Turgut Özal da Beyin Kontrolü operasyonuna maruz kaldı.
Erdal Şimşek´in bu araştırmasında dünyada ülkemizdeki beyin kontrolü operasyonlarının çılgın boyutarını göreceksiniz.