Bu kitap ne bir arkeoloji, ne de mimari örnekleri içermesine rağmen bir mimarlık tarihi kitabıdır; Bizantion, Konstantinopolis, İstanbul diye bilinen bir dünya kentinin tarihinin değişik dönemleri içinde sunma çabasıdır. Kitap tarihsel koşulların, yapım etkinliklerinin, bin yıllık sürekliliklerin ya da ani çöküşlerin anahatlarını çizmekte, bu eşsiz dünya kentini, içinde yaşayanların, kentlilerin, ziyaret edenlerin betimlemeleriyle ve bütün dünyanın hayal ettiği kentsel bir varlık olarak sunmaktadır. Metinde, kentin topoğrafyası, tarihi ve anıtları üzerine yapılan yeni araştırmalara yer verilmekle birlikte, asıl amaç İstanbulun tarihsel imgesinin fiziksel, toplumsal ve kültürel çerçeve içinde tanımlamaya çalışmak oldu. Kentin totpğrafyasıyla ilgili yeni ilkeler ortaya koymak değil. Son derece güzel ve büyüleyici bir doğal çevrede kurulmuş olan bu dünyanın en uzun ömürlü kentlerinden birinde yaşanan eşsiz deneyimin koşullarını anlatmaya çalıştım.