Müslümanlar iyi bir Müslüman olmayı, ilk görev olan Allahın hükümranlığını yeryüzünde gerçekleştirmek olarak gördükçe ve bu vazifeyi yerine getirme gücünü kıldıkları namaz, gittikleri hacc ve tuttukları oruçtan aldıkça, birkaç on yıllık bir süre içinde, İndüs nehrinden, Atlantik okyanusuna kadar milyonlarca erkek ve kadını kendi imanlarına kazandırdılar.
İyi bir Müslüman olmanın, kendini yalnızca ayin ve ibadetlere vermek ve artık Allah yolunda yaratıcı çabalarda bulunmamak demek olduğuna inanmaya başladıkları zaman ise, harikulade çiçekleniş ve yükseliş solup düştü. İslam, tarihin aktif öznesi olma niteliğini yitirdi. Sonunda yabancı istilacıların ve sömürgecilerin ellerinde bir nesneye dönüştü.
Bugün, Batı dünyasında, özellikle Hıristiyanlar arasında milyonlarca erkek ve kadın, medeniyetlerinin iflasının ve çıkmazlarının bilincine varmışken, açıklık ve kaynağı olan Kuranın yaratıcılık ruhuna sadık kalmasını bilirse Yani bütün dinlerin en evrenseli olması, din konusunda her türlü baskıyı reddeden özellik taşıması gibi, kendisini gerçek çehresiyle göstermesini bilirse İşte o zaman bütün dünyada, İslamın yayılışının altın dönemi olan 7. Yüzyıldakinden çok daha büyük bir yayılma imkanına sahip olacaktır.
Bu yayılma gücü İslamda mevcuttur.