Hz. Peygamberin tebliğ ettiği Kur'ân esasları ve onların yorumu demek olan sünneti, Hicaz bölgesi halkının inanç dünyasını değiştirmiş, hurafelerden arındırmış, o istikamette yeni hükümler getirmişti. Daha doğrusu, Hz. İbrahim (a.s)'ın getirdiği Haniflikten sapmalar sonucu ortaya çıkan inançlar tekrar aslına döndürülmüş, Kur'ân ve Sünnet'in ana esprisi olan Tevhid inancı ikame edilmişti. Ne yazık ki, Hz. Peygamberin vefatından çok kısa bir müddet sonra gerek Hicaz bölgesinde gerekse Fetihle genişleyen İslâm dünyasında eski inançlar yahut bölgede kültürel miras olarak devam eden düşünceler, İslam kisvesine bürünerek tekrar devam ettirilmeye başlanmış, Kur'ân'ın Câhiliye hamiyeti diye tavsif ettiği inanç ve düşünceler hatırlatılma gayretine girilmiştir. Bu acı gerçek, İslâm bilginle¬rinin üstün gayretlerine rağmen devam etmiştir. Bu gün İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde ortaya çıkan ihya hareketleri hep, İslam'ı gerçek hüviyetiyle bidat ve hurafelerden arınmış şekliyle yeniden sunma gayretinden kaynaklanmaktadır.