İnsan topluluklarının nüvesini oluşturan aile müessesesinin insanlığa sunduğu en değerli armağan, küçüklerdir. Bu armağanın ana rahmine düşmesinden itibaren ailesine ve toplumuna önemli görevler yükleyeceği de aşikardır. Ancak, insanlığın tarih boyunca bu konuda gösterdiği titizliğin maalesef hep aynı ölçü ve değerde olmadığı da bir gerçektir.
Özellikle sanayi devriminden sonra bu alanda meydana gelen gelişmeler, insanlığı konuyu daha ciddi biçimde ve çok boyutlu olarak ele almaya yöneltmiştir. Bu çerçevedeki çabaların diğer ürünleri yanı sıra, özellikle uzun bir gelişme seyri sonunda ulaşılan ve 20 Ekim 1954 tarihli Birleşmiş Milletler kararıyla kabul ve ilan edilen Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesini özellikle anmak gerekir.
Esasen İslam Hukuku´nda küçüklerin himayesine yönelik pek çok hüküm bulunduğu İslami kültüre yabancı olmayan çevrelerin malumudur. Ayrıca bu konuda çeşitli İslam ülkelerinde ortaya konmuş bazı değerli çağdaş araştırmalar da bulunmaktadır.
Ancak bu alanda dünyada hızla devam eden çalışmalar, bizi İslam Hukuku´nun bu yönünü daha belirgin bir biçimde ortaya koyma ihtiyacının bulunduğu kanaatine sevketti. Bu noktadan hareketle ve hukukun belirli bir dalı veya dalları ile, hatta sırf hukuki düzenlemelerle sınırlı kalmaksızın konuya geniş bir perspektiften bakmayı denedik.
(Arka Kapak)