Bu kitapta geniş bir disiplinler yelpazesinin iplikleri kullanılarak hoş bir öykü dokunuyor. Dilin, primat atalarımızın çıkardığı seslerden değil, el ve yüzleriyle yaptıkları hareketlerden geliştiği anlatılıyor. Sözcüklerin yeryüzünün kızları, nesnelerin ise gökyüzünün oğulları olduğunu unutmadım diyor Samuel Johnson, modern İngiliz sözlükçülüğünün babası. Ancak yine de kitabın yazarına göre yanlış yola sapmış görünüyor: Çünkü, aslında yeryüzüne ait olanlar nesnelerdir, sözcükler ise gökyüzünde yaratılmış gibi keyfi ve uçarıdır. Gerçek dünyayı algılamamız, işitmekten çok görme ve dokunma duyumuza bağlıdır. Bu keyfi seslerle nesneler arasındaki bağ acaba nasıl kurulmuştur? Böyle bağlantıların bedeni hareketlerle iç içe girmesi kaçınılmazdır. Kitapta ayrıca, dilin evrimiyle ilgili pek çok kanıt gösterilmeye çalışılıyor. 1859da Darvinin Türlerin Kökeni adlı kitabı büyük bir gürültü koparmıştı. Yedi yıl sonra, Paris Dilbilim Topluluğu dilin evrimiyle ilgili bütün tartışmaları yasakladı. Günümüzde, primat davranışlarını inceleyen araştırmacılar, onların konuşmaya benzer davranışlar sergilediğini gösteren pek çok kanıt sunuyor. Nöroloji, dilbilim, antropoloji ve gelişim psikolojisinin de kanıtları var. Öyküye şimdi moleküler biyologlar da katkıda bulunuyorlar. Dilin işaretten konuşmaya yaptığı yolculuğun hâlâ sona ermediğini söyleyen Michael C. Corballis, psikoloji profesörü ve Auckland Üniversitesi Araştırma Merkezi üyesi. The Lopsided Apein yazarı. The Descent of Mindın editörlerinden. Yazıları, Science, Nature, Scientific American ve American Scientist adlı dergilerde yayınlandı.