İnsanlığın Uzun Öyküsünün, Nesillere Aktarılan Yıldız Gücünün, Kutsal Taş´ın Romanı
Lady Amelia kutuyu açıp içindekinin ne olduğunu gördüğünde nefesi kesildi: Ömrü boyunca görmüş olduğu en zarif, en güzel kolyeydi bu... Sevinçten ve aniden içini kaplayan umuttan başı dönmüş halde altın zinciri kutudan çıkardı ve ışığa tuttu. Ustaca işlenmiş altın çerçeveye yerleştirilmiş olan mavi, çarpıcı bir taşın içinden, gök kuşaklarından ve göllerden çalınmış tüm renkler fışkırıyordu. Efsane, bu taşın, kocasını aldatmış ve buna karşılık ölümle cezalandırılmış olan bir kraliçenin lahdinde bulunduğunu söylüyor... Karısının gerdanlığı boynuna takması esnasında Cornelius´un dudaklarının arasından dökülen bu sözler, Amelia´nın tüm umuduyla sevincini yerle bir etmeye yetmişti. Amelia aniden hayatının hakikatini kavradı: Çocuklarının artık ihtiyaç duymadığı, kocasının soğuk ve zalim olduğu, geriye kalan bir avuç arkadaşının arkasından dedikodu yaptığı bir kadın... Katlanılamaz bir durumdu bu! Ama çekip gidemezdi, çünkü yasalar kocasına onun hayatı ve ölümü üzerine hükmetmesi için tam yetki veriyordu.