İbrahim Ülger, Işığın Kaynağı Doğu dizisinde Gilgameş, Mevlana, Şeyh Sadi-i Şirazi´den sonra, dördüncü çalışması Doğu´nun büyük dehası İbni Haldun ile yeniden okurun karşısında. Doğu´nun zenginliklerini karartan, Karanlıklar Prensi, sömürgeci ideoloji, yıllarca, Doğu´nun yeni kuşaklarını hücerede bıraktı. Hücrede uzun süre kalanların, gün ışığına çıkan dehaları hep Batı değerleri ile karşılaştırması, İbni Haldun´un verdiği şu örneği bize hatırlatmaktadır.
Hikaye şöyle; Hükümdar, vezirini zindana attırdı. Vezir yıllarca zindanda kaldı. Oğlu da kendisiyle birlikteydi, orada büyüdü. Çocuk, biraz bir şeyler kavrayacak çağa, ergenlik çağına gelince, yediği etleri sordu. Babası da ´bu etler koyun etidir!´ diye karşılık verdi. Çocuk bu kez, ´koyun ne tür hayvandır?´ diye sordu. Babası, nitelikleriyle ve özellikleriyle anlattı koyunu. Ama, çocuk: ´baba ben öyle sanıyorum ki, koyun dediğin fare gibi bir şeydir.´ diye düşüncesini belirtti. Babası: ´hayır!´ deyip karşı çıktı; koyunla farenin bir olamayacağını anlatmaya çalıştı ama boşuna... Baba; deveyi ve sığırı anlatmak isterken de, çocuk, hep fareye benzetti, bu hayvanların da fareye benzediklerini sandı. Çünkü, hapishanede, hayvandan yalnızca fare görmüştü ve tüm hayvanların faregillerden, farenin çocukları olduklarını sanıyordu!..
(Arka Kapak)