Örümcek, Sultan´ın sarayında ağlarını örüyordu.
Küçük Roxelana...
Ben senin... küçük Roxela´nan değilim.
Ben seni... hiç sevmedim. Yaşamımın... her günü... senden nefret ettim... dişlerimi hınçla ağrıtıncaya kadar...
Süleyman, yaslanabilmek için yatağın tepeliğinin altın kolonlarına yapıştı.
Sen hastasın. Bunları ciddiye almıyorum! dedi yüksek sesle.
Ben senin tutsağındım... kendimi sana teslim etmekten başka... yapacak bir şey kalmamıştı bana. Ama, ah,... senden nasıl da nefret ettim!
Süleyman, gerçek bir umutsuzlukla kulaklarını tıkadı.
Bunları daha fazla dinlemeyeceğim!
Bayezıt´ın niçin böyle.. kusursuz bir savaşçı olduğunu... hiç düşünmedin mi? Bu... onun İbrahim´den olmasından... kaynaklanıyor!
Hayır! Bu olanaksız!
Ona... öyle... güvendin ki... budala...
Mısır´dan geri döndüğünde... onun ne yaptığını hiç anlamadın.
Hayır!
Görüyor musun. benim Osmanlılara... bıraktığım... mirası...
Karar ver Süleyman! Selim... ya da... bir Rumun oğlu! Seni lanetliyorum... ve senden sonraki her Sultanı... lanetliyorum... ta ki... senin imparatorluğun... toz duman içinde yerle bir oluncaya dek.
Kes artık, lütfen!
Senden... öyle nefret ediyorum ki!
Haaaayııır! Onu omuzlarından tutup sarstı.
Beni seviyorsun. Söyle, beni seviyorsun!
(Arka Kapak)
Yayımcının Notu: Kitap, Wilhelm H. Verlag 1997 Almanca Baskısından çevrilmiştir.