Hoşgörü, insan toplumlarının kalıcı bir barış ve huzur ortamında yaşayabilmelerinin vazgeçilmez şartıdır. Bu sadece bugün böyle değildir. Dün de böyleydi, yarın da böyle kalacaktır. Hoşgörünün iki temel alanı vardır. Birincisi, toplumsal hoşgörüdür. Toplumsal hoşgörünün sosyolojik bir olgu olarak yerleşmesi zaman alır. Hoşgörünün ikinci boyutu siyasal alanla, daha doğrusu devletin toplumsal hayattaki yeriyle ilgilidir. Hoşgörünün çözmeye çalıştığı temel problemlerden biri insanların farklı dinlere veya aynı dinin değişik yorumlarına inanmaktan kaynaklanmaktadır. John Locke yaklaşık üçyüz yıl önce yazdığı bu denemesinde hoşgöre problemini, özellikle dini meseleler çerçevesinde enine boyuna tartışmaktadır.
(Arka Kapak)