Batı uygarlığı mirasını, metinleri özgün dillerinden okuyarak özümseyen, Yunan-Roma kültürü konusunda büyük bilgi birikimi sahibi İtalyan şair ve felsefeci Giacomo Leopardi´nin (1798-1837) düşüncelerinin ve yazılarının merkezini, yanılsama ile gerçeklik arasındaki bitimsiz diyalektik savaşım oluşturur.
Leopardi, 1824 yılında, henüz yirmi altı yaşındayken Operetten Morali´nin (Hisseli Kıssalar) büyük bir bölümünü yazmıştı. Bu yapıtına yergili diliyle insanın arzularını ve düş kırıklıklarını kalıcı imgelere dönüştürdü ve onlara evrensel bir nesnellik kazandırdı.
Dönemin eleştirkmenleri tarafından, yapıtın felsefi içeriği olumsuz ve yıkıcı olarak nitelenerek tepkiyle karşılandı. 1850´de kitabı Yasaklı Kitaplar Listesi´ne girdi.
Yirminci yüzyılın başında, klasik geçmişin üslup saflığına dönmek gerektiğini savunan önemli genç İtalyan eleştirmenleri ve şairleri, Hisseli Kıssalar´ın, düzyazı yazılmış olsa daı, büyük bir şiir yaptı olduğunu öne sürdürler.
Tadımlık
YERGİCİLER AKADEMİSİNİN ÖDÜL DUYURUSU
Yergiciler Akademisi, ana tüzüğü uyarınca, daima kamu çıkarını gözeterek ve bu açıdan hiçbir şeyin seçkin bir şairin dediği gibi içinde yaşadığımız talihli çağın1 yönelim ve eğilimlerini destekleyip geliştirmekten daha uygun olmadığına kanaat getirerek; zamanımızın doğasını ve niteliğini büyük bir titizlikle gözden geçirmiş, uzun ve ayrıntılı bir tetkikten sonra, yalnızca bugünün insanları belki de geçmişteki herkesten daha mekanik hareket ettiği ve yaşadığı için değil, aynı zamanda yeni icat edilmiş olan ve bunca çok ve çeşitli kullanımlara sokulan sayısız makine nedeniyle de öyle ki artık insan işleriyle insanların değil, makinelerin uğraştığı ve yaşamsal faaliyetleri onların yerine getirdiği söylenebilir onun Makine Çağı olarak adlandırılabileceğine karar vermiştir. Yukarıda adı geçen Akademi, sağladığı belirgin yararlardan çok, genellikle gözardı edilseler de, son derece önemli gördüğü iki nedenden ötürü bu durumdan büyük bir haz duymaktadır. İlki, Akademinin, zamanla makinelerin görev ve kullanımlarının yalnızca maddi şeyleri değil, manevi şeyleri de kapsayacak hale geleceğine olan güvenidir; böylece, nasıl bu makineler sayesinde şimdiden yıldırımla doludan ve başka birçok dert ve korkudan kurtulmuş ve güvende isek; aynı şekilde, yavaş yavaş bizi, örnek vermek gerekirse (adların yeniliğinden dolayı özür dileyerek) yüzyıllardan beri sakınılması yıldırım ve dolunun etkilerine göre daha az olanaklı olan bencillikten, vasatın egemenliğinden, budalaların, kötülerin ve korkakların refaha kavuşmasından, bilgelerin, iyilerin ve yüce gönüllülerin herkesçe ihmal edilişinden ve yoksulluğundan ve benzeri sorunlardan kurtaracak bir hasetsavar, bir iftirasavar, bir kötülüksavar ya da bir aldatmasavar, bir sağlık kablosu ya da başka bir aygıt bulunabilir. Öteki ve ana neden ise şudur: Filozofların büyük bir bölümü insan soyunun kusurlarının kanaat odur ki, bunlar erdemlerden çok daha büyük ve çok daha fazladır düzeltilebileceğinden umudu kestikleri için ve insanlığı yeni bir kalıp içinde yeni baştan yaratmanın ya da onun yerine bir başkasını geçirmenin onu ıslah etmekten çok daha olanaklı olduğuna kesin gözüyle bakıldığı için; Yergiciler Akademisi insanların yaşam uğraşlarından ellerinden geldiğince uzaklaşmalarının ve yavaş yavaş makinelere yer açıp kendi yerlerini onlara bırakmalarının son derece yararlı olduğu kanısındadır. Ve gücü dahilinde bütün imkânlarıyla bu yeni düzenin ilerlemesine katkıda bulunmaya kararlı olan Akademi, şimdi aşağıda sözü edilen üç makineyi bulacak olanlara üç ödül sunmaktadır. İlkinin amacı, arkadaşının arkasından onu kınamayacak ve alaya almayacak; onun eleştirildiğini ya da alaya alındığını işittiğinde onu desteklemekten geri durmayacak; zeki, esprili ve insanları güldürebilen birisi olarak ün kazanmayı arkadaşlık görevinden üstün görmeyecek; ona söylenmiş bir sırrı, başkalarını etkilemek ya da konuşacak konu bulmak ya da gösteriş yapmak için açığa vurmayacak; arkadaşının içtenliğini ve güvenini onu geçmek ya da ona üstün gelmek için kötüye kullanmayacak; arkadaşının talihini kıskanmayacak; herhangi bir zarar vermekten kaçınarak ya da o zararı telafi ederek arkadaşının çıkarını kollayacak ve onun istekleriyle gereksinmelerini karşılamaya yalnızca sözlerle değil hep hazır olacak bir dostun işlevini görmek ya da onun yerine geçmek olacaktır. Bu robotun oluşturulmasıyla ilgili öteki şeyler konusunda Cicero ve Marquise de Lambertin dostluk hakkındaki kitaplarına başvurulmalıdır.2 Akademi, böyle bir makinenin icat edilmesinin olanaksız, hatta çok zor görülmemesi gerektiğini düşünmektedir; çünkü Regiomontanus, Vaucanson ve ötekilerin robotları ve şekiller ve portreler çizen, herhangi bir kişinin ona söylediklerini yazan Londradaki robot bir yana bırakılsa bile, kendi başına satranç oynayan makinelere tanık olunmaktadır.3 Şu var ki, birçok âlimin görüşüne göre, insan yaşamı bir oyundur; bazıları, onun daha da hafif bir şey olduğunu, başka şeylerin yanı sıra, satranç oyununun daha mantıklı olduğunu ve hamlelerinin insan yaşamındaki hamlelere göre daha sağduyulu düzenlendiğini öne sürmektedirler. İnsan yaşamı, bunun dışında, Pindarosun sözüyle bir rüyadaki gölgeden daha özlü bir şey olmadığı için,4 bir robot rahatlıkla onun işlevlerini görebilecektir. Konuşmaya gelince, insanların bunu biçim verdikleri makinelere aktarabilme yetilerinin olduğu kuşku götürmez görünmektedir, çünkü bunu çeşitli örneklerden, özellikle de Memnon heykeli5 ve Albertus Magnusun yaptığı insan kafası hakkında okuduklarımızdan bu kafa öyle gevezeymiş ki, Aquinolu Aziz Tommaso nefret edip kırmış onu anlayabiliriz.6 Ve eğer Neversin papağanı,7 yalnızca bir hayvan olmasına karşın, soruları yanıtlayıp gereğince konuşabiliyor idiyse, insan zihninin hayal ettiği ve elleriyle kurduğu bir makinenin bunu yapabileceğine çok daha fazla inanmak gerekir. Üstelik bu makinenin Neversin papağanı ya da her gün görüp işittiğimiz benzeri papağanlar gibi ya da Albertus Magnusun yaptığı kafa gibi konuşkan olması, dolayısıyla dostunu kızdırıp onu parçalamaya tahrik etmesi gerekmez. Bu makinenin mucidi ödül olarak dört yüz zecchino8 ağırlığında bir a