Hiçliğe Övgü, bir aşk öyküsü. Ama öyküye konu olan aşkın anlatımı ve betimlemesi, bildiğimiz edebi anlatım biçim ve yöntemlerinin tümünden farklı.
Öykünün kahramanı, yaşamının sonbaharında karşılaştığı O ve Ona olan aşkı sayesinde hiçleşmekten kurtuluyor. Ama kahramanımız, aynı anda ve birbiriyle iç içe geçmiş olarak iki farklı türde hiçlik ya da hiçleşme yaşıyor. Bir yanda, psikolojik bir vak`a olarak kurtulunması gereken bir hiçlik duygusu... Diğer yanda, bir felsefi tercih olarak, insanın, geliştikçe, yüceldikçe, toplumsal işlevleri çoğaldıkça bireysel varlığını silmesi, hiçleştirmesi olayı; deyim yerindeyse, çayın içindeki şeker gibi, büyük insanlığın içinde erimesi erdemi...
Edebiyatın, Psikolojinin, Felsefenin harman olduğu; düşsel olanla gerçek olanı ayıran o kıldan ince kılıçtan keskin sınırda gelişen olaylar, ilişkiler, düşler, düşünceler... Ve bütün bu harmanlamanın, yazınsallıktan en küçük sapma olmaksızın yapılması... İşte, Kriton Dinçmen öykücülüğünün büyülü dünyasını bu atmosfer sarıp sarmalıyor.
(Arka Kapak)