Aşk sevdiğini beklemektir. Oradayken, yanı başındayken bile sevdiğinin gelmesini beklemektir. Aşk özlemektir. Hep bir aradayken bile garip biçimde özlem duygusunun sürmesidir.
Aşk kaybederek kazanmaktır ve bu yönüyle eşsizdir. Aşk zirveye tırmandığın anda ölmek, en derine daldığın anda boğulmak, mutlu olduğun anda ebedi huzura veda etmektir...
Aşk güvenliği tehdit eden ve fakat silahsız biricik cesarettir.
Uymuyor tabii bunlar şu bildik hayatımızın düzenine... Çok şeye uymuyor.
O yüzden de aşık mısın? diye soruldu mu insan ürküyor.
O yüzden bir gece vakti insan kendi kendine aşık mıyım? diye sorduğunda, bu soruyu aklından nasıl kovacağını bilemiyor...
İyi de, diyorum ya, ne oluyor bu şarkılara, şiirlere, filmlere?
Ya sabah akşam aşktan söz eden şu cıvık Biz evleniyoruz! kültürüne ne oluyor?
Bir yanlışlık var bu işte.
Korkakların barışını, tembellerin imanını, tuzu kuruların sevgisini
kuşku süzgecinden geçirmenin zamanı gelmedi mi?