Artık hepimiz, söz ve yazının giderek işlevini yitirdiği, ikiyüzlülüğün, riyakarlığın ve kahpeliğin çokça meşrulaştığı bir balçığın kiracılarıyız. Yüzsüzlük, yeni bir yüz artık!
Bize de isyan değil, tevekkül bırakmışlardı; artık hayallerimiz bile haklı cesaretlerini unutmuşlardı...
Umudun çocuklarına gelince, sanırım şimdi kendileri için bile umut değiller; üstelik onlar, benim bugündeki umutsuzluğumun da bir nedenidirler... Ama ben umudu seviyorum, umutsuzluğu seviyorum; çünkü ikisini kardeş kılan hayatı seviyorum!
Hayatın, kurulu düzenle sınırlandırılmış anlamı alt üst edilebilmelidir!
Düşünürken, bilincin belirlenmiş sınırları alt üst edilmelidir!
Bizden daha kötü durumda birinin elini tutarken, üşüyen birine rastladığımıza ona bir ceket giydirirken, tuttuğumuz, üzerini örttüğümüz aslında kendi vicdanımızdır...
Bu kitabın adını Hayat Bilgisi Notları olarak seçerken, aslında bilgi sözcüğünün, bir şairde iğreti duracağını pekâlâ biliyordum; şairin işi daha çok duygularla, sezgilerledir... Bilgi, matematiğe, fiziğe, mühendisliğe, bilime daha uygun bir sözcük kuşkusuz ... Ben bir şairim, bir bilen değilim zaten! Bu kitabımda, bilgilendiren değil, anlatan, yer yer de göstermeye çalışan metinler sunarken, amacım, bir kez daha alternatif bir bakış açısında buluşabilmekti.
Onlar acının dip kısmını göze alamadıkları için, mutluluğun üst kısmı da onları göze alamıyor.
Ben hala bir cemaat kaçkınıyım...
(Arka Kapak)