Kardan bir kadın... sözü tutan bir gece yarısı ziyaretçisi... Doğanın ihtiyalı ve kötü niyetli olduğu ormanlar... büyülü evler... Algernon Blackwood´un yazdığı hayalet öykülerinden oluşturulan bu derleme, bu türden varlıklar ve fikirlerle dolup taşıyor. Öylesine katıksız bir erk ve düş gücüne sahip öyküler ki bunlar, Blackwood´un nasıl olup da yirminci yüzyılın başı çeken bir doğaüstü savunucusu olduğunu anlamak güç değil.
Blackwood´un, dinmeyen bir dehşet atmosferi yaratma ve öykünün sonuna dek sürdürme yeteneği neredeyse emsalsizdir. Blackwood aynı zamanda mistisizm ve kozmik deneyim duyumlarını uyandırmakta da ustaydı; varoluş düzeyleri ve temel panteist güçler gibi fikirleri irdeleyerek, doğaüstü yazının erimini büyük ölçüde genişletmiştir. Korku öykülerindeki, hayaletler ile perili evler gibi, daha geleneksel unsurlar dahi, öyle bir enerji ve coşkunlukla işlenmiştir ki, bu öyküler, öncüllerinden kat kat üstündürler.
Malzemesini Şarkiyatçı düşünce, modern psikoloji ve felsefeden alan Algernon Blackwoord, korku öyküsü türüne, daha önce - birkaç örnek dışında - yoksun olduğu bir entellektüellik katmıştır. Bunun sonucunda ortaya çıkan öyküler, salt tüyler ürpertmekle kalmayıp, zeki okuyucuya söyleyecek sözü de olan yapıtlar.
(Arka Kapak)