Celal, gece yarısı televizyonu kapatıp uyumak üzereyken, ekranda ansızın bir kepçenin bir binanın duvarını yıkmaya çalıştığını görür. Biraz daha dikkatli baktığında ise o binanın gençliğini geçirdiği cezaevi; duvarın da, içinde altı yıl kaldığı kendi koğuşunun duvarı olduğunu fark eder. Hayata Dönüş operasyonu başlamıştır...
Bellidir, upuzun bir gece olacaktır; ekran ölüm haberleriyle kanamaktadır. Korkunun yüzü gelir sonra, çaresizliğin, ve özlemin yüzü. Sonra da cesaretle, savaşla, aşkla geçmiş günlerden kopup gelen bir hayaletler ordusu kuşatır geceyi. Derken bir sessizlik çöker ve karanlığın içinde bir yüreğin kıpırtısı duyulmaya başlar.
Celil`in gördüğü, ölümün kırbacıyla terbiye edilen bir ülkenin resmidir. Her kaybın şehitlik mertebesine çıkarıldığı, şiddetten soluk almaya fırsat bulamayan bir ülkenin fotoğrafı. dibe vurmuş acılar, içe atılmış öfkeler, sadece ruhları ıslatmış gözyaşları, unutturulmaya çalışılan eski güzel günler ve bir zamanlar hayatı dönüştürmeye, tarihe yön vermeye cüret etmiş, şimdilerdeyse hayattaki ve tarihteki yerini arayan bir kuşak...