her şeyin bir öncesi vardı. yaradılışın, sözün, yeryüzü oyunlarımızın, verdiğimiz sevginin, kazanılan acıların, katliamlarımızın, yarım kalmış bir bakışın, uzun yüzlü aynaların her şeyin bir öncesi. belki de var olmamızın bir nedeni de, varlığıyla kendi cevabını zaten yaratmış olmasından gizliydi; biz ısrarla, bir başkasına taşıtmaya zorluyoruz kendimizi. aslında giz diye bildiğimiz her şey nedenini en açık şekilde vuruyordu içimize....
ufak.
ufacık bir şakaydı her şey.
inanmadan gülüyorduk. ruhlarımızın gözlerimize vuran yeri bozuk bir saatin düzeniyle işliyordu.