BİR GÜLÜN HİKÂYESİ
Her şey bir tohumun toprağa düşmesiyle başladı.
Tohum, beraberinde bir avuçtan salınan bahçıvanın yüreğini de gömdü toprağa
Baştan başa sabır yüklü bir yürek.
Toprak kadim misafirine bağrını açtı.
Ve yağmur...
Göklerden haber getiren yağmur tüm serinliğini verdi tohuma.
Azap saçan sıcağa inat, kana kana içti yağmuru tohum.
bey! dedi bahçıvanın karısı.
Hekes buğday eker tarlasına, sen gül. Bilmez misin, bu mübarek ne ekmek olur, ne katık!
kaynayan çorbaya baktı bahçıvan.
Her şeyi veren Odur! dedi; Ama hikmeti de aramak lazım gelir.
Gözleri gül filizlerindeydi. bahçıvanın.
Sabır! dedi bahçıvan, Sabır; ancak sabır büyütür bir gülü.
Ve sabır meyvesini verdi.
Tohumlar utangaç birer kumru gibi goncaydılar şimdi.
Şehri dolduran ölgün başakların arasında bir gülistan vardı artık.
Her karışı gülle dolu bir tarla.
Gece, ilk kez gördüğü bu güzelliği örtmekten utandı.
Gülle başladı bu hikâye, gülle sonlansın.
Sabrettikçe bahçıvanlar, güller var olsun.