Nusret Tura bu eserinde, ilâhî aşkın cezbesine tutulmuş âdeta bir Mecnûn gibi yanmakta olduğunu içten ifadeleriyle hissettirmektedir. Okuyucular da zâten yazılardan bunu hissedeceklerdir. Aşk makâmı pek önceden düşünüp taşınmaya, program yapmaya elvermediği için bu makâmdan söylenmiş sözler de bize göre belki biraz dağınık ve insicâmsız gibi gelebilir. Gönüle doğduğu, gibi söylenmiş vâridâtın edebî formel yapıları da kendilerine mahsus bir tarz arzeder ki tasavvufun yazılı tarihinde böylesi metinlere sıkça rastlanmaktadır.