Hindistandaki üst kasttan zengin bir ailenin gelini, bir İngilizle girdiği ilişkiden olan oğlunu, kocasına kendi oğlu olarak gösterirse, o çocuğun yaşamı doğumundan başlayarak bir gölge niteliğindedir. Hari Kunzru bu sürükleyici romanında, Pran Nath Ranzanı bir tek gölge yaşamla sınırlamıyor; Hindistandan İngiltereye, oradan Afrikaya uzanan serüvende Pran Nath, hayatta kalabilmek için pek çok gölge kimliğe bürünmek zorunda kalıyor. Kimi zaman kadın kılığında bir geneleve kapatılıp, Rüksana adıyla imparatorluk ve sömürge arasındaki oyunda bir piyon olarak kullanılıyor. Kimi zaman Clive adıyla bir İngiliz binbaşısının ihtirasına kurban oluyor. Onu bazen Robert kimliğiyle misyoner bir ailenin evlatlığı olarak, bazen Hoş Bobby lakabıyla fahişelerin ve pezevenklerin ayak işlerine koşarken görüyoruz. Yeri geliyor, yetim Jonathan olarak çıkıyor karşımıza, ya da Afrikada antropolojik araştırmalar yapan gönüllü bir kâşif. Bunca gölge kimlik arasında Pran Nath, yalnızca gerçek adını değil, gerçek kimliğini de yitiriyor. İçgüdüsel yaşam savaşı, onu çoğaltılmış gölgelerden oluşan bir Gölgelerin Gölgesine dönüştürüyor. Hint asıllı Hari Kunzrunun haklı bir başarı kazanan bu romanı, Pran Nath Ranzanın ironik öyküsü yanında, farklı töreleri, uluslararası oyunların acımasızlığını, değişik toplumsal yapıları da irdeliyor ve salt hayatta kalmak adına kimliksizliğin kabul edilip edilemeyeceğini de sorguluyor.