Bir zamanlar, bir pantolonu paylaşan dört kız vardı. Kızların herbirinin ölçüleri farklıydı ama gene de Pantolon hepsine uyuyordu. Bunun bir şehir efsanesi olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat ben, bunun gerçek olduğunu biliyorum çünkü ben de onlardan biriyim; Gezgin Pantolon Kardeşliği´nin üyelerinden biri.
Gezgin Pantolon´dan önce, birbirimizden ayrı kaldığımızda nasıl bir arada olabileceğimizi bilmiyorduk. Oysa ilişkimiz, birlikte geçirdiğimiz süreden daha büyük, daha güçlü ve daha uzundu. Bunu ayrı geçirdiğimiz ilk yaz anlamıştık.
Bütün sene, bir sonraki yazın bize neler getireceğini dört gözle bekledik.
Biz kendi işlerimizle uğraşırken, Pantolon sakince Carmen´in dolabının üst rafında yaşadı. O, bir yaz pantolonuydu; buna oybirliği ile karar vermiştik. Yaşamlarımızı her zaman yazlarla belirliyorduk. Ancak bütün o sonbahar, kış ya da ilkbahar günlerinde O´nu bir kez bile düşünmememe karşın, Carmen´in dolabında kıvrılmış, O´na yeniden ihtiyaç duyduğumuzda mucizelerini gerçekleştirmek üzere bizi bekliyordu.
Bu yaz, geçen yazdan daha farklı başladı. Virginia´daki bir koleje sinema eğitimi almak için giden Tibby haricinde hepimiz yazı evlerimizde geçireceğimizi düşünüyorduk. Oysa kısa bir süre sonra, Pantolon´un gezmediği zaman nasıl da mucizeler gerçekleştirdiğini gördük.
Bee, bu güne kadar, değiştirmek istemeyeceği bir plan ile karşılaşmamıştı. Bu nedenle, daha en başından yazımız beklediğimiz gibi başlamadı.
(Tantım Yazısı´ndan Alıntı)