Fıtrat, insanlığın insanlık kodudur. Şifreli olan bu kodun şifre kitabı da vahiy soluklu olmak zorundadır. Sadece akıl boyutuyla bir uygarlık (civilization) kurulabilir; ama medeniyet kurulamaz. Medeniyet, fıtratlarını, vahyin nefesiyle muhafaza etmiş olan insanların, sonsuzluğa giderken, dünyada kurdukları barış sitesidir. Uygarlık ise, Simurgun yolundan sapanların kurmuş oldukları Nefs-i Emmare İmparatorluğudur ki, bu, kıyamet yoludur.
Medeniyet, fıtratın coğrafyaya akışı, kalıba dökülüşü ve evrensel mesajla yapılanmanın adıdır. Medeniyet, ruhuyla barışık, yabancılaşmamış insanların, kendi ruhlarını adeta maddeye kazıyarak, insanlığa sundukları Selâm Yurdudur. Bu nedenle yeryüzündeki tüm medeniyet tohumlarını, vahyin temsilcileri olan peygamberler ekmişlerdir. Böylece dünyanın bir medeniyet tarihi vardır, bir de uygarlık (civilization) tarihi. Medeniyetle uygarlık asla eşanlamlı değildir.
Medeniyeti, medenî insanlar kurar. Medenî insan, ruhunun şifresini (fıtrat) tanıyan insandır ve barış (selâm) içindedir. Bu yüzden medenî sitelerde savaş olmaz; çünkü savaş arızi bir olaydır ve aslolan barıştır (İslâm).