İşkence, insanın insana, insanlık adına yaptığı en büyük vahşet! Ulus, ülke, sınır farkı tanımıyor! Biçim değişse de öz her yerde aynı!.. Beyne acı yükleyip, bilincin bütünlüğünü zayıflatıp, parçalamak... İnsanın kişiliğini elinden almak... Kullanılan aletler değişebiliyor.. Belki sorgu tekniği de.. Ancak işkencenin kendisi hiç değişmiyor. Uluslararası ortak bir dil gibi... Hece kalıpları, kadına, erkeğe göre değişse de, hitap biçimleri veya cümle yapısı farklılık gösterse de. dil hep aynı kalıyor:
İŞKENCE...
İşkence ülkemizin insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devleti olabilmesi: bireylerinin de insan değerlerini hak ettikleri düzeyde yaşayabilmesi yolunda, kuşkusuz en büyük engel. Kamuoyu tarafından da yıllarca tartışılan, mağdurlarının ibret verici öykülerinin ilişkilerimize işlediği bir konu. Filistin Askısından Fezlekeye İşkencenin Kitabı, belki de işkencenin ilk resmi onayının belgelerini içeriyor.
Dr.Sema Pişkinsüt. bu insanlık ayıbının ülkemizde yaşanan boyutunu gözler önüne seriyor. Başkanlığını yaptığı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu çalışmaları sırasında elde ettiği resmi ve somut verilere gözlemlerini ekleyerek, ulaşılması kolay olmayan bu bilgileri, öğrenilmesi ve tartışılması amacıyla kamuoyuna sunuyor. Ve ekliyor:
Türkiye, önündeki engelleri aşacaktır. Bunun için herkese, en başta da devletimize büyük görevler düşmektedir. Açık ve etkin bir yönetim, toplumsal istekleri dile getiren ve bunun izleyicisi olan örgütlü toplum ile bunları dikkate alan bir yasama ve hızlı, etkin işletilen bir yargı, bu sorunlarımızın aşılmasının hem gereği hem koşuludur.
(Arka Kapak)