Yöntem söz konusu olduğunda, felsefenin karşılaştığı en yaygın ve en engelleyici önyargı onun da tıpkı bir fizik gibi, bir matematik vb. gibi usun doğal işleyişi yoluyla öğrenilebileceği, Gerçekliğin hiçbir özel düşünme yöntemi gerekmeksizin her tür önyargıya izin veren sıradan uslamlamalar yoluyla anlaşılabileceği sanısıdır. Eytişimi anlamayan bilinç için felsefe henüz yalnızca boş bir hedeftir. Ya da pragmatik bir sorundur ki, bilincine düşüncesinin kurgul devimini bilmeyi yasaklayarak Gerçekliğe karşı, Erdeme karşı, ve Bilime karşı nihilist bir içerleme, analitik bir laçkalık, giderek pozitivist bir düşmanlık yaratır.- Doğalbilinç doğal mantığı ile düşünür, kavramların kendiliğinden ya da içgüdüsel işlemlerinde kuramsal, törel, politik vb. görüngüler oluşturarak ve bunlara deneyim diyerek onlarda, aslında kaba duyuların kendilerinde yanılmaz gerçeklik ve pekinlik ölçütünü bulduğunu sanır. Ve aynı ürkek bilinç yine aynı ölçüte dayanarak, düşüncesini hayvana özgü sezgi ve duyunun üstüne yükseltemeden felsefe yapmaya başlar başlamaz, duyulur-olmayan yasalar ve ilkeler kapsadığı için tüm Bilime ve tüm Felsefeye öfke duyar, Gerçekliği ruhundaki ve beynindeki nihilist boşluğuna atar.-İşin olumsuz yanı budur. Olumlu yana gelirsek, felsefe insan varoluşunun en temel sorunlarının yalnızca ussal düşünce ile anlaşılabileceğinin ve çözülebileceğinin bilinciyle, Usa güvenen bir Yürek, ve Yüreğe güvenen bir Us ile başlar. Tüm ansal etkinlikler içinde yalnızca felsefe özgür düşünceye dayanarak Gerçeklik ile ilgilenir, ve düşünmenin bilinçsiz kendiliğindenliğini küçümseyen özgür ussal düşünce işleyişinin her adımının kendisinin tanıtlama olmasını ister. Çünkü Gerçeklik bir oyun değildir. Çünkü Gerçeklik insanı insan yapan ve yapacak olan Değerdir. Çünkü gerçeklik en yalın anlamı içinde tanıtlanmışlıktan, özbilinçli bir mantıksallıktan başka birşey değildir. Ama tanıtlama da kendini tanıtlamalı, varsayımsız başlangıcıyla varsayımsız bir ilerleme olduğunu göstermelidir. Gerçek anlamı içinde tanıtlama düşüncenin en iç doğasındaki arı deviminden başka birşey değildir, -bir ilkeden bir başkasına dışsal ya da olumsal bir sıçrayış değil, ama bir kavramın kendisinden zorunlu olarak ürettiği bir ikinciye ilerleyiştir. Bu sayıltısız devim ancak verili olanan (1) o denli de kendisi olmayan birşey, ya da kendi karşıtı (2) olmasıyla olanaklıdır, ve bu kendinde kendi olumsuzu olma, ya da kendinde o denli de kendi karşıtı olma sözcüğün gerçek anlamıyla eytişim denilen şeydir. Ama ortadan kaldırılanın onu ortadan kaldıranda saklanması, karşıtların bu biricik ussal birliği (3), bu yeni kavram düşüncenin sürekli deviminden başka birşey değildir. Ve bu birlik gerçekte o denli de çelişki olduğu, ama çelişkinin gerçeği kendini ortadan kaldırmak olduğu için, eytişimin bu kez ortaya koyduğu şey tüm dolaylılığın ortadan kaldırılışı ve bir kez daha dolaysızlık olarak yeni ve daha yüksek bir başlangıca yükseliştir. Kuramsal / kurgul düşüncenin çözümlemesi, anlak için sunuluşu budur. Düşünce bu deviminde varsayımdan saltık olarak özgürdür, ve çıkarsama ya da tanıtlama olan bu arı eytişimin her kıpısı gerçeğin kendisidir. Gerçekte bu süreç insan usunda, onun en özsel doğasında kendinde biteviye işleyen gelişimin kendisidir, ve felsefe yalnızca bu devimi düşüncede insan için saptama ve onu doğa ve insan dünyasındaki şekillenişi içinde ortaya çıkarma, gerçek ve bütün insan bilincini üretme etkinliğidir; ya da, bu düşünme etkinliğinin adı felsefedir.
-A. Yardımlı-
(Arka Kapak)