Yeni İran şiirinin önde gelen şairi Ahmed Şamlunun bütün kitaplarından seçme şiirler YKY tarafından yayımlandı. Onun çabalarıyla Çağdaş Fars Şiiri klasik dönemin (Hallaç, Attar, Hâfız, Hayam) yüksek doruklarına doğru tekrar tırmanmaya yöneldi diyen Cahit Mukaddes, kitabı hazırlayıp çevirdi.
Tadımlık
Önsöz
Ahmed Şamlu, modern İran şiirinin temel taşlarından biri sayılıyor. Klasik Fars şiirinin ustalarından (Hayyam, Hâfız, Mevlâna...) sonra Farsçayı en güzel ve en iyi şekilde kullanan çağdaş İran şairi olarak biliniyor. Politik görüşlerinden dolayı Şah döneminde bir süre tutuklu kaldıktan sonra uzun yıllar sürgün hayatı yaşadı. Musaddık hükümetinin 1953te CIA darbesiyle devrilmesinin ardından bir yıl hapis yattı, daha sonra yedi kez tutuklandı. O yıllarda, hapishanelerin okulu olduğunu söyleyen Şamlu, insanın düşüncelerini saklamaya zorlanmadığı bir sistemde yaşamak isterim ve böyle bir sistem ancak düşlerde var olabilir. Evet, ben bir düşçüyüm. demişti. Şah döneminin en karanlık günlerinde, korkusuzca şöyle yazdı: Ölmek için ne denli güzel bir gece Gökyüzüne söyle, Yıldızlarının elmasından bana bir hançer versin Şamlu, içinde hiçbir zaman yer almamasına rağmen, politik duyarlılığa sahip bir şairdi: Biliyor musunuz? Belediyenin önündeki taş merdivenlere oturmuş olan günahsız Hiroşimalı, bombanın patladığı an, ondan taş merdivenler üzerinde yalnız, uğursuz bir gölge ebedi lanetin tasviri gibi kaldığını hatırlıyor musunuz? O savaş yüzde yüz onun savaşı değildi. Nimadan sonra, Ahmed Şamlunun yeni İran şiirinin gelişmesinde büyük bir payı oldu. Yeni İran Şiirine yepyeni duygular getirmekle kalmadı, eski şiir kalıplarını bir tarafa bırakarak serbest şiirin doğmasına yardım etti. Şamlu, Nimaya (Modern İran Şiirinin ilk ismi) daima saygı gösterdi ve onu Büyük Nima olarak andı. Nimayı ve onun Muhafazakârlara karşı verdiği mücadeleyi destekliyordu. Bu nedenle, makalelerinde Muhafazakârlara çok sert tepkiler gösterdi. 1971 yılında Nimaya ve yeni şiire karşı Daşti ve Hamidi gibilerinin muhalefet seslerinin yükseldiğini, bunlardan Hamidinin söylediği hiciv şeklindeki bir gazelde Nima ile alay ettiğini görüyoruz: Onda üç şey var: Vahşet, acayiplik, ahmaklık... Onda üç şey yok: Vezin, söz ve mânâ Şamlu bu saldırı karşısında hemen harekete geçti ve şu şiirle ona karşılık verdi: Şair Hamidiyi bir defada, birkaç yıl önce kendi şiirinin darağacına asmışım. Şamlu, başlarda Nimanın etkisinde kalmış, onun tarzında şiirler yazmıştır. Fakat sonraları Mayakovski, Lorca, Eluard gibi şairlerin de etkisinden sıyrılarak kendi özgün diline ulaştı. Nima, şiirin pençesini yüzüme atıncaya kadar şiirden uzak durdum, ilk dönemlerde Lorca bana çekici geldi. Sonra Mayakovski... Sonra bunların hepsini unutarak Hâfızı, Şirâziyi yeniden buldum ve hepsinin yerine geçti. Hâfız hakkında da şöyle bir değerlendirmesi vardır: Hâfız yüce bir dağdır, ona uzaktan bakılınca yalnız genel bir manzara görülür. Eğer ona yaklaşırsan onun sahralarından birini bile feth etmeden, o genel manzarayı kaybedersin. İranlı veya Farsça yazan ve diğer tanıdığım şairlerden, hiçbirisine ulaşmak bu denli zor değildir.
Cavit Mukaddes
Terkiplerin taşından sağlam bir duvar örüyorum
ve şiirimin çatısı üzerine koyarak,
kendimi tutukluyorum.
ben böyleyim işte, belki de budalayım
kim nereden bilsin ki
kendi hücremin taşlarını sırtımda taşıdığımı,
Meryem´in çocuğu yerine çarmıhı taşıdığı gibi.
Şamlu´nun her sözcüğünde, her dizesinde yeni bir
düşünce ve duyguyla karşılaşabiliriz. Şiirinin
derinliğinde hayatı ve güneşi davet eden bir
çocuk gezinir... Onun itiraz çığlıkları, hüzünlü
güzelliklerin ve gerçeğin sesidir. Furuğ
Hafız´dan sonra en çok okunan, en çok kabul
gören şairin Şamlu olması beni hep
düşündürmüştür.... Şamlu da Hafız gibi şiiriyle
özdeşleşen ender şairlerdendi. Hamid Farazande
Onun çabalarıyla çağdaş Fars Şiiri klasik dönemin
(Hallaç, Attar, Hafız, Hayyam) yüksek doruklarına
doğru tekrar tırmanmaya başladı.
- Cavit Mukaddes