İnsanlık tarihi henüz bütün yönleriyle düzenli bir şekilde incelenmiş değil. Avrupa ve Yakın Doğu`daki hadiseler zinciri ve toplu şekillenmeleri XIX. Yüzyıl sonlarına doğru şöyle-böyle incelenmiş; Çin ve Hint yazılı kaynaklarıyla, çok geiş Avrasya stepleri ise, XX.Yüzyılın başlarında hâlâ araştırmacıları beklemektedir. Orta Asya bozkırlarında iki önemli halkın -Hunlar¹ ve kadim Türkler- ve keza isimlerini duyaramamış diğer küçük kabilelerin birbirleriyle kaynaşıp yokoldukları bir dönemde Çingis-han`ın sahnesine çıktığı devir özellikle incelenmelidir.
Hayat tarzları, göçebe yaşantıları ve aile düzenleriyle, mükemmellik arzetmeyen idari sistemleri birbirine benzese de, bunların birbirinin mücerret takipçisi olarak değerlendirilmesi yanlıştır. Hunlar ve kadim Türkler`in kaderleri gibi, hayatları, yerleşimleri, politikaları ve tarihteki yerleri de kesinlikle birbirinden farklıydı.