Sanırım yaşamda nerede olduğumu öğrenmek istemişti. Bir de kendisini hala sevip sevmediğimi merak ediyordu belki. Çelik kişiliğinin kapılarını aralamış, istemeden de olsa sebep olduğunu duyumsadığı acılardan ötürü vicdanını rahatlatmak için gelmişti belki de... Ama duygularımı sorgulama zamanını çoktan aşmış, bıçağımı çoktan köreltmiştim ben.
...
Kadının anlattığı bu olaya başta doktorları olmak üzere kimse inanmadı. Doğal olarak bu öykünün yazarı da. Yine de küçük bir araştırma yapmaktan kendini alamadı. Komşuları, bir geceyarısı, siyah giysili birtakım adamların, oğlanı başına çuval geçirerek götürdüklerini, kadının bu olayın şokuyla aklını yitirdiğini söylediler. İlkin, söylenenlerle kadının anlattıkları arasında bir seçim yapamadı yazar. Ancak gönlü kadından yana oldu sonunda. Çünkü onun gerçeği bu anlattıkları idi artık.
Eray Karınca, gözlemleri, deneyimleri, anıları ve tarih bilgisiyle kuruyor öykülerini. insan-toplum-tarih geometrisinde yaşamın karmaşık ortamını konu ediniyor kendine. Tarihsel gerçekleri düş gücüyle zenginleştirirken; insancıl bakışı, içtenliği, yaşam ile arasındaki güçlü bağıyla bir ışık gibi düşüyor öykü evrenine.
- Orhan Tüleylioğlu-
(Arka Kapak)