Sınıflı toplumlarda her sınıf, üretim sürecinde yeraldığı konuma göre belli bir dünya anlayışı, belli bir felsefe oluşturur. Felsefî bir akım olarak Pragmatizm, giden yüzyılın Di yıllarında amerikan burjuvazisinin idealist özlü felsefesi olarak oluşturulmaya başlandı. Nesnel gerçekliği ve hakikati inkar etmesi, kuramı gözardı ederek pratiği öne çıkarması, hakikatin biricik ölçüsünün kişiyi amaca götürecek araçları seçmede başarılı olmak olduğunu vurgulaması, bireysel yaşantıyı yüceltmesi nedeniyle Pragmatizm, kapitalizmin emperyalist aşamasında amerikan sermaye sınıfının işbitirici felsefesi durumuna geldi. Mussolini´nin de ifade ettiği gibi Faşizmin kuramsal temeli oldu. Kapitalizmin emrindeki birçok bilim adamı onun tüm sosyal bilimler alanında nasıl yarar sağlayabileceğini gösterme çabasına girdi. Günümüzde uluslar arası tekelci sermaye güçlerinin temel felsefesini oluşturan Pragmatizmin ülkemizde de temsilcileri bulunmaktadır. Onları her yerde görmek mümkün. Hatta kendisinin açıkça işbitirici olduğunu söyleyen bir parti devlet yönetimine getirildi. Geri kalmış halkların emperyalizmin felsefesi pragmatizmi iyi tanımaları, onun işbitiricilik adına sağda ve solda geliştiği kuşatma politikasını yerli yerine koyması gerekmektedir. Amerikalı felsefeci Harry K. Wells, işte bu kitabında Pragmatizmin ortaya çıkışının tarihsel, siyasal ve ekonomik kaynaklarını incelemekte, Pragmatist yöntemin yıkıcı özelliklerini ortaya çıkarmakta, bu felsefenin yıkıcı ve saptırıcı özü üzerinde durmakta; bu felsefenin hukukta, tarihte, psikolojide, eğitimde, ahlâkta, din ve dış politikada insanlık düşmanı ve karşıdevrimci bir felsefe olduğunu ayrıntılı olarak göstermektedir.