Günümüzün hızla değişen ekonomik ve toplumsal düşünceleri içinde kimi sosyalist düzenlerin dramatik çöküşü ve liberalciliğin küreselleşme ve özelleştirme adları altında geri dönüşü, çağımızın yeni oluşumlarına ivme kazandırırken, insanlığın bir bütün olarak bu gelişmelerden mutluluk duyduğunu söylemek elbette olası değil. Düşünce platformlarındaki alışılmadık değişmeler, dünya nimetlerinin gittikçe büyüyen adaletsizlikler doğrultusunda paylaşımı, toplumsal sıkıntıların büyümesine yol açıyor ve gelişmişlerle gelişmemiş ülkeler arasında dramatik sömürü olaylarına hız veriyor.
Günümüz dünyası artık, kapitalist düzenin egemen olduğu bir dünyadır. Bunun anlamı şudur; özelleştirme yolu ile, gelişmekte olan ülkeler dahil, devletin ekonomik yaşamdaki yeri artık geçmişte kalmış, bir boşluk doğmuştur. Bu boşluğun nasıl doldurulacağı üzerinde fazla durulmuyor. Küreselleşme yani Bırakınız Geçsinler ilkesi ve uygulamaları, güçlü ekonomilere yeni olanaklar ve pazar açma politikalarının adıdır. Başka bir deyimle güçlüler güçsüzleri sömürecekler ve geri kalmışlar durumlarını iyileştirmek yolunda sayısız engellerle karşı karşıya gelecekler ve başta emek olmak üzere kaynakları aşırı derecelerde sömürülecektir.
Yaşanılan çağın gerçeği budur. Bu çağı anlamak, geleceği görmek içinse, Ekonomik sistemleri, ortaya çıkışlarını ve gelişmelerini iyi bilmek gerekiyor.