Devlet, hayatımızı kontrol eden en temel kavramlardan / kurumlardan biri. Dündelik hayatımızda sık sık sözünü etmemize ve hemen her gün muhtelif devlet temsilcilerinin teorik ve pratik beyanlarına maruz kalmamıza rağmen ne tuhaftır ki üzerinde çok az düşünüyoruz. Tıpkı hayatla kurduğumuz ilişkinin niteliği hakkında çok az düşündüğümüz gibi...
Ahmet İnsel Türkçede çok az telaffuz edilen tezler içeren bu kitabında Osmanlıdan günümüze devleti, iktisat ve toplum bağlamında düşünüyor. Öncelikle iktisadın kendiliğinden oluşan ve gelişen bir alan olmadığını, bir siyasi irade tarafından inşa edildiğini söylüyor. Devletin bir siyasi irade olarak devlet merkezli, devlete tabi bir toplum yaratmak için iktisadı yönlendirdiğini belirtiyor. Ve yöneten-yönetilen ilişkisinin değişmesi iksitadi alanları kontrol etme isteğinin aynı kalması açısından Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet´i arasında bir süreklilik olduğunu gösteriyor. Solun, devletçilikle ilericiliğğ, devletçilikle sosyalizmi birbirine karıştırma eğilimini sorgularken, devletin kendini iktisadi kalkınmayla sınırlamayıp siyasi ve kültürel hedefler de gözettiğinin altını çiziyor. Kalkınma tahayyülünü gerçekleştirme, toplumu devlete tabi kılma, devletin kendini kurma aracı olarak kurulan devlet işletmenlerinin devletin işçi sınıfını oluşturmaya yönelik hedeflerini sergiliyor. İnsel´e göre, M. Kemal´in Devrimiz, tamamen bir iktisadiyat devbrinden başka bir şey değildir sözlerinden temellenen Türk devleti; kalkınmaya tapınan ama kalkınmanın toplumsal sonuçlarından çokça ürken bir devlettir. Zor kullanarak düzeni koruyan ve böylece kendini gerçekleştiren bir devlettir. Zor kullanarak düzeni koruyan ve böylece kendini gerçekleştiren bir devlet...