DUVAR : Gerçi ecdadım iki kez göçmüştür göçmesine bir tohum yüzünden. Ama o zamanlar, hep zeytinlik, incirlikti bütün buraları O zamanlar bile ancak sadece bir kez Bir zeytin kökü yüzünden çatlayıp dağıldık biz. bir kez de bir yaban inciriyle bölündük sağ yamacımızdan. Kısacası işte yediysek yediysek sekiz yüzyılda belimize ikicik darbe yedik. Siz eyy andızlar ! Artık zor gidersiniz benim böğrüme Daha uzun yaşadım ben zeytinlerden ve yaban incirlerinden Korkum yok sizden !
diyen duvarın içine, küçük bir tohum yerleşti ve kök salmaya başladı. Duvarın sonu gittikçe yaklaşıyordu.